Karanlık dünyamda, hep bir ışık aradım. Görme engelli olmak, hayallerime ulaşmamı engelleyemezdi. Üniversiteyi bitirdim, kendimi geliştirmek için kurslara gittim, özgeçmişimi onlarca kez gözden geçirdim. Ama ne zaman bir iş görüşmesine gitsem, karşımda hep aynı duvarı buldum.
“Görme engelli birinin bu işi yapabileceğini düşünmüyoruz.”
Bu cümle, defalarca kalbimi kırdı, umutlarımı söndürdü. Ama pes etmedim. Benim de yeteneklerim, becerilerim vardı. Sadece bir fırsat verilmesini istiyordum.
Sonunda bir gün, bir şirkette insan kaynakları uzmanı olan bir tanıdığım sayesinde bir görüşmeye çağrıldım. Heyecanla gittim, kendimi en iyi şekilde ifade etmeye çalıştım. Görme engelli olmamın, işimi yapmama engel olmayacağını, hatta farklı bir bakış açısı getirebileceğimi anlattım.
Görüşme sonunda, yüzlerindeki ifadeyi göremesem de, ses tonlarından olumlu bir izlenim edindim. Ve sonunda beklediğim telefon geldi: İşe kabul edilmiştim. İlk iş günümde biraz tedirgindim. Ama iş arkadaşlarımın sıcak karşılaması ve destekleri sayesinde hızla adapte oldum. Özellikle de bana yardımcı olmak için gönüllü olan bir arkadaşım, hayatımı çok kolaylaştırdı. Onun sayesinde işimi severek yapmaya başladım, hatta kısa sürede takdir topladım.
Artık sadece görme engelli biri değildim. Ben, işinde başarılı, saygı duyulan bir çalışan, bir ekip arkadaşıydım. Karanlık dünyamda bulduğum bu ışık, sadece benim değil, diğer engelli bireylerin de umutlarını yeşertebilirdi.