Kırklı yaşların sonundaydım ve işsizlik, hayatımın gölgesi olmuştu. Özgeçmişim tecrübelerle doluydu, ama her başvuru reddediliyordu. “Yaşınız ilerlemiş,” diyorlardı, “Yeni teknolojilere adapte olamazsınız.” Oysa ben, hayat boyu öğrenmeyi ilke edinmiştim.
Bir gün, gençlerin yoğunlukta olduğu bir teknoloji şirketinden mülakata çağrıldım. Şaşırmıştım, ama umutlanmıştım da. Mülakatta kendimi anlattım, öğrenmeye olan açlığımı, tecrübelerimi paylaştım. Genç yöneticinin gözlerindeki şüpheyi görüyordum. Ama pes etmedim.
Bir hafta sonra, işe kabul edildiğime dair bir e-posta aldım. Sevinçten havalara uçtum. Yeni işimde, genç meslektaşlarımın enerjisi beni de motive etti. Onlardan öğrendiğim kadar, onlara da tecrübelerimi aktardım. Kısa sürede, ekibin önemli bir parçası haline geldim. Yaşım, bir engel değil, bir avantaj olmuştu.
Bir gün, genç yöneticim yanıma geldi. “Sizi işe aldığımızda tereddüt etmiştim,” dedi. “Ama yanılmışım. Sizden çok şey öğrendim.”
O gün anladım ki, yaş sadece bir sayı. Önemli olan, öğrenme isteği ve kendini geliştirme azmi. Ben de bu azmimle, hem kendime hem de başkalarına ilham olmaya devam edeceğim.